Gözyaşı da Gözden çıkartılır
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri iktidarlar geldi, iktidarlar geçti, hatta askeri darbeler yaşadı. Özgürlükler silah zoru ile kısıtlandı. İnsanlarımız masumiyet karinesine bakmadan günlerce, aylarca hatta ve hatta yıllarca cezaevlerinde tutuldular. İdam edilenler oldu eline kan bulaşmamış olduğu halde, yaşına ve isnat edilen suçuna bakmadan. Hukuk ve adalet tartışıldı peşinden. Siyasiler hep hukuku suçladılar, sanki kanunları birileri semt pazarından getirmiş gibi. Mecliste konuşmalar yapıp sahte timsah gözyaşları döktüler. Böyle geçti bunca yıl ve cumhuriyet 91 yaşına geldi. İnsan ömrü ile kıyasladığında son derece yaşlı sayılabilir. Ancak insanlık ömrü ile karşılaştırdığımızda henüz emekleme devresinde olan Cumhuriyetimiz yaşamının hiçbir döneminde hukuk, adalet, siyasi güç kavramlarının bu kadar yerle bir edildiği ve tartışıldığı bir dönem geçirmemişti. Günümüzde Siyasi Güç iktidarını ve gücünü artırmak ve yaptıklarına hukuki bir kıyafet giydirmek adına birbiri ardına kanunlar çıkartıyor ve yaptıklarına hukuki dayanak sağlıyor. Gücünü artırıyor ve yeni bir hukuka ihtiyaç duyuyor ve yeni bir kanun çıkartıyor. Bunun sınırını çizmesi gereken erkler ise sürekli yine aynı yöntemler ile ya baskı altına alınıyor ya da kanunlar ile kadrolar değiştirilerek siyasi gücün çarklarını döndürmesine destek oluyorlar. Detaylar için gazete manşetleri yeter de artar bile.
Ben tam bu isyanları kendi içimde yaşarken bir kitap geçti ellime “Burası Tanzanya mı Karanfil” tavsiye üzerine aldım kitabı. Cemal Bali Akal’ ait deneme yazıları var. Kendisi akademik unvanını kullanmama konusunda hassasiyet gösterdiği için ben de burada kullanmıyorum (kitaplarında kendisi de kullanmıyor ).Kitabı okuyunca isyanlarımı yazmak yerine, bir hukukçu ve bir düşünüre sözü bırakmanın çok da uygun olacağını kendi kitabından öğrendim. Bundan sonra okuyacaklarınız Cemal Bali Akal’ın yukarda sözünü ettiğim kitabından alıntıdır. Ben birkaç paragrafını buraya aldım fazlası kitabında. Öneririm meraklısına.
Hukuk tanımı, güç ilişkilerini tüm çıplaklığıyla açıklayarak, hukuk tanımı olmaktan çıkmak istemiyorsa, ortaya bir meşruiyet ilişkisi koymak zorundandır. İlişki de, en azından iki taraf arasında kurulan bir bağ ve bir taraftan ötekine yapılan bir gönderme gerektirir. Her gönderme işlemi, bir şeyi başka bir şeyle açıklama ya da doğrulama olduğu ölçüde, aynı zamanda bir aşkınlaştırma ya da yüceltme işlemidir. Güç ilişkilerinin yasayla meşrulaştırılması ya da doğrulanması.. Tekrarlamak gerekirse bu, bir değerler manzumesini kaçınılmaz kılan şeydir.
Hukuk, uygulamasının yasalarla doğrulanması olarak tanımlanırsa, farklı toplum tipleri ortak bir siyasi-hukuki model üstünde kavranabilir. Güç ilişkilerinin doğrulanması olduğu için siyasi, bu doğrulama yasalarla yapıldığı için de hukuki bir tanım… Bu tanım, kendi yapılanmasının hukukunu hukuk sayıp diğer hukuk sistemlerinin üstüne tüküren anlayış karşısında, tüm toplumların başlangıçtan itibaren siyasi-hukuki nitelik taşıdıklarını vurgular. Değerlerden masun ve de masum kalınamayacağını da..
(Bu ikilide siyasi olanın önceliği kendini açıkça ortaya koyar. Güç ilişkileri onları düşünme ve yasa bir düzenlemeye başvurma evresinden önce, hatta çok önce vardırlar ve onları denetlemeye yönelik her düzenlemeyi kat kat önceledikleri gibi aşarlar da. Bu, hukukun ve siyasi olanı gözden kaçıranların muhafazakarlığı diye adlandırdığımız şeyin temel nedenidir.)
Bu nedenle ve her durumda, farklı siyasi-hukuki yapılanmalarda, doğrulama ya da aşkınlaştırma, yüceltme, mistifikasyon, olarak, farklı etkiler ortaya çıkar: Köleci bir toplumda hukuk ya da uygulamanın yasaya gönderilmesi, efendilerle köleler arasındaki eşitsiz güç ilişkisinin meşrulaştırılması olacaktır. Köleci toplumun hukuku, o toplumun bir parçası olan kölelerin konumunu onaylar, ama kölelerin hukuku değildir.
Ve yine aynı kitabında çok özel ve önemli bir tespiti var hocanın
Gözyaşı da gözden çıkarılır, ama yine de değerlidir.
Şu sıralarda aklım hep Prusyalı değirmencinin hükümdarı Büyük Friedrich’e verdiği “BERLİN’DE HAKİMLER VAR ONLARA GÜVENİYORUM” cevabı geliyor ve gülüyorum.
Saygılarımla