HER EVİN BİR ÖYKÜSÜ VAR

 
Çocukluğumda bizim mahalle
Kanal Boyu. Sağ köşedeki mavi ev.
Pencereden gördüklerimize tanık
oluruz. Ya görmediklerimiz?
Fotoğraflar için buraya tıklayınız
Bu bir Malatya- Tahtalı Minare
Barutçu / Aydınoğlu hikayesidir. 

Muhittin Hoca Efendi. gerçek bir 
yaşam Öyküsü

HAYDARPAŞA GARI
şimdi yedincisini düzenliyoruz
15 KASIM 2025 PAZAR
SAAT 12:00 -14:00 ARASI



15 Kasım 2025 Pazar gününü takviminize yazdınız mı?
Her şey o gün 13 Kasım 1918 tarihinde başladı aslında. . Mustafa Kemal Atatürk Haydarpaşa garına ulaşmış, oradan kendisini almaya gelen Kartal İstimbotu'na binmek üzere merdivenlere yönelmişti ki,  yaveri Cevat Abbas yanına gelip bir süre beklemeleri gerektiğini söyledi. Mustafa Kemal tahmin ettiği şeylerin gerçekleşmiş olduğunu anladı. Başını kaldırıp Marmara'dan Boğazın girişine baktı. Üç yıl önce Çanakkale boğazında mağlup edip evlerine gönderdiği İngiliz ve Yunan orduları İstanbul'u işgal etmek üzere nispet yaparcasına boğaza giriş yapıyorlardı. Korkulan olmuştu.
Bekleme süresi dolmuş, İşgal kuvvetleri Haliç girişinden Dolmabahçe önlerine kadar giderek yerlerini almış, Saraya tehditler savuracak şekilde demir atmişlardı.
Mustafa Kemal kararını vermişti. Cevat Abbas'a işaret ederek Kartal İstimboltuna bindiler. Cevat Abbas çok üzgündü. Paşa ise kararlı.  İstimbot boğazın sularını yarıp işgal donanmalarının arasından geçerken yaverine şöyle dedi.
"TASALANMA ÇOCUK, GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER"
VE DEDİĞİNİ YAPTI. 
KASIM AYI CUMHURİYET TARİHİ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ OLAYLARA EVSAHİPLİĞİ YAPTI.
29 Ekim'de Cumhuriyet ilan edildi.  Bağımsız bir devlet olmanın temeli atılarak ümmetlikten vatandaşlığa geçildi. 1 Kasım tarihinde önce Saltanat kaldırıldı altı yıl sonra da harf devrimi yapıldı.
Biz her yıl 13 Kasım'da Haydarpaşa garı önünde 12:00- 14:00 arasında kitap okuyarak Cumhuriyetimize damga vuran bu özel yere saygı sunmak istiyoruz ve diyoruz ki OKUSALARADI YAPMAZLARDI.
Daha fazla bilgi için lütfen sitenin konuyla ilgili bölümünü ziyaret ediniz.
Numan Aydınoğlu

ETKİNLİK FOTOĞRAFLARI İÇİN
RESME TIKLAYINIZ.
HER YIL 13 KASIM'DA 
SAAT 12:00 DA BEKLİYORUZ.
OKUSALARDI YAPMAZLARDI.
Özel ve Güzel

GÜNÜN MESAJI

 En Anlamlı Söz

Karıncaya sormuşlar :
''Nereye gidiyorsun?''
''dostuma'' demiş.
''Bu bacaklarla zor'' demişler.
Karınca : ''olsun, varamasam da yolunda ölürüm'' demiş... 

AYDINOĞLU SOYAĞACI

 Aile Soyağacımız

Hayatın Güldüren Yüzü

Hayatın Güldüren Yüzü
Sadık Şendil
Okuyorum diyorsun peki ne okuyorsun?




Okuyorum diyorsun peki ne okuyorsun?

Zaman zaman bazı Sivil Toplum Kuruluşlarının davetlisi olarak konuşma yapmaya giderim.  Konuşma yaptığım konulardan birisi de “Okumak Boş Zaman İşi midir?” sorusuyla başlar.  İçeriği nedeniyle de katılımcılara zaman zaman sorula sorar ve gelen cevaplar doğrultusunda konuşmama yön veririm.  Sorduğum ilk soruyu zaten yukarda yazdım. Muhtemelen sizler de bu sorunun cevabına hemen “HAYIR” dediniz bile. Verdiğiniz cevabın doğru cevap olduğundan emin olduğunuz için bunu kendi okuma yaşamınızda uygulamadığınızı kendinize sormayı düşünmediniz belki de. İşte sormaktan çekindiğiniz o üç soru:

  • Okumak için nasıl bir zaman planlaması yapıyorum?
  • Okuma zamanı için nelerden vaz geçiyorum?
  • Yaşamınızda dolu zaman olarak tanımladığınız anlarda ne yapıyorsunuz?

Konuşmam sırasında sorduğum bir başka soru ise “Zaman sahip olduğunuz bir şey midir?” veya bir başka deyişe “Zamana sahip olunabilir mi?” Cevap tabii ki hayır. O, sadece kullanma hakkımız olan bir kavram ya da yaşayacağımız süreci tanımlayan bir ölçü birimi.

İşte tam da bu nedenle ömrünüzün en kıymetli değerini yani zamanınızı okumaya ayırmanız demek, okuyacağınız kitapların bu zamanı hakketmesi demektir. Ben yazdığım bir kitabı okuyucuya verirken onun yaşamından bir süreç talep ettiğimin bilinciyle yazmaya çalışır o kitap için harcanan vakti kitabın hakketmesi gerektiğini düşünürüm. Okurken de.

İşte bu nedenledir ki, konuşmam içerisinde birçok dinleyicim kendi okuma alışkanlığını veya kültürünü, kitap alırken nelere dikkat ettiğini sorgulamaya başlar ve konuşma sonrası sohbet uzar ve uzar…

Sonuç ise: “Biz kitap okumuyoruz biz yazar okuyoruz”   cümlesine ulaşır.

Bütün bunları, yazdığım kitaplara araştırma okumaları yaparken karşılaştığım bir yazardan bahsetmek için yazıyorum. Sema SOYKAN hanımefendi ilk okuduğum kitabı “KEŞKE” -Bir Köy Enstitüsü romanı idi. Kitabı okur okumaz hemen diğer kitapları var mı! Diye arandım. Vardı. Hemen Kilit Taşı kitabını okumaya başladım. Kan çekti herhalde Mardin de doğmuştum ve ilk romanım “ŞAM’DA BİR MARDİNLİ” Mardinli bir ailenin töreye kurban olan 13 yaşındaki kızının ağanın 40 yaşındaki oğluna 3. Eş olarak verilmesinin öyküsü idi. Sonra Öteki Şeyler Tarihi’ni okudum. Müthiş bir kaynak kitap edinmiştim. Tam başucu kitabı, başka bir deyişle tam bir entelektüel bilgi ansiklopedisi. Peki durdum mu? Tabi ki hayır. Okuyucuya saygısı olan yazarla tanışmıştım. Peşinden “ADSIZ ROMAN” ile Çerkezlerin dramını yaşadım her satırında ve son kitabı “BELKİ” ile de Kıbrıs’ın tarihine yelken açtım. Bir tarihçi hassasiyetiyle süreci araştıran ve son derece akıcı bir dille olayları bir zincirin kopmayan halkaları gibi birbirine bağlayan üslubu ile benim okumak için ayırdığım tüm zamanları hak ediyorlar. Ayrıca sadece hak etmekle kalmayıp bilgi dağarcığıma kattıkları ile de benle beraber her yerde oluyorlar.

Eğer sizler de yazar değil kitap okuyanlardansanız doğru yoldasınız.

 

Saygılarımla

  
126 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
AlışSatış
Dolar39.745539.9048
Euro46.904747.0926
Hava Durumu
YAYIMLANAN KİTAPLARIM
HAYATIN GÜLDÜREN YÜZÜ

HAYATIN GÜLDÜREN YÜZÜ,
SADIK ŞENDİL.
RENCİDE GÖLGELER SOKAĞI
NAİL'İ BIRAKAMAM
İdil 2
SAYILMAYANLAR
Sayılmayanlar, raflarda yerini aldı.




Okuyucu Yorumları
ŞAM'DA BİR MARDİNLİ