Okuyorum diyorsun peki ne okuyorsun? ![]()
Zaman zaman bazı Sivil Toplum Kuruluşlarının davetlisi olarak konuşma yapmaya giderim. Konuşma yaptığım konulardan birisi de “Okumak Boş Zaman İşi midir?” sorusuyla başlar. İçeriği nedeniyle de katılımcılara zaman zaman sorula sorar ve gelen cevaplar doğrultusunda konuşmama yön veririm. Sorduğum ilk soruyu zaten yukarda yazdım. Muhtemelen sizler de bu sorunun cevabına hemen “HAYIR” dediniz bile. Verdiğiniz cevabın doğru cevap olduğundan emin olduğunuz için bunu kendi okuma yaşamınızda uygulamadığınızı kendinize sormayı düşünmediniz belki de. İşte sormaktan çekindiğiniz o üç soru:
Konuşmam sırasında sorduğum bir başka soru ise “Zaman sahip olduğunuz bir şey midir?” veya bir başka deyişe “Zamana sahip olunabilir mi?” Cevap tabii ki hayır. O, sadece kullanma hakkımız olan bir kavram ya da yaşayacağımız süreci tanımlayan bir ölçü birimi. İşte tam da bu nedenle ömrünüzün en kıymetli değerini yani zamanınızı okumaya ayırmanız demek, okuyacağınız kitapların bu zamanı hakketmesi demektir. Ben yazdığım bir kitabı okuyucuya verirken onun yaşamından bir süreç talep ettiğimin bilinciyle yazmaya çalışır o kitap için harcanan vakti kitabın hakketmesi gerektiğini düşünürüm. Okurken de. İşte bu nedenledir ki, konuşmam içerisinde birçok dinleyicim kendi okuma alışkanlığını veya kültürünü, kitap alırken nelere dikkat ettiğini sorgulamaya başlar ve konuşma sonrası sohbet uzar ve uzar… Sonuç ise: “Biz kitap okumuyoruz biz yazar okuyoruz” cümlesine ulaşır. Bütün bunları, yazdığım kitaplara araştırma okumaları yaparken karşılaştığım bir yazardan bahsetmek için yazıyorum. Sema SOYKAN hanımefendi ilk okuduğum kitabı “KEŞKE” -Bir Köy Enstitüsü romanı idi. Kitabı okur okumaz hemen diğer kitapları var mı! Diye arandım. Vardı. Hemen Kilit Taşı kitabını okumaya başladım. Kan çekti herhalde Mardin de doğmuştum ve ilk romanım “ŞAM’DA BİR MARDİNLİ” Mardinli bir ailenin töreye kurban olan 13 yaşındaki kızının ağanın 40 yaşındaki oğluna 3. Eş olarak verilmesinin öyküsü idi. Sonra Öteki Şeyler Tarihi’ni okudum. Müthiş bir kaynak kitap edinmiştim. Tam başucu kitabı, başka bir deyişle tam bir entelektüel bilgi ansiklopedisi. Peki durdum mu? Tabi ki hayır. Okuyucuya saygısı olan yazarla tanışmıştım. Peşinden “ADSIZ ROMAN” ile Çerkezlerin dramını yaşadım her satırında ve son kitabı “BELKİ” ile de Kıbrıs’ın tarihine yelken açtım. Bir tarihçi hassasiyetiyle süreci araştıran ve son derece akıcı bir dille olayları bir zincirin kopmayan halkaları gibi birbirine bağlayan üslubu ile benim okumak için ayırdığım tüm zamanları hak ediyorlar. Ayrıca sadece hak etmekle kalmayıp bilgi dağarcığıma kattıkları ile de benle beraber her yerde oluyorlar. Eğer sizler de yazar değil kitap okuyanlardansanız doğru yoldasınız.
Saygılarımla |
126 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |