10 Kasım 1938’de Atatürk’ün öldüğü açıklandığında yaveri Salih Bozok’un üzüntüden intihara teşebbüs ettiğini bilirsiniz hepiniz.
İğneciyan’ın hikâyesini ise pek az kimse bilir.
Milli Mücadele öncesi Atatürk’ün oturduğu İstanbul Şişli’deki evin müdavimlerinden biri Ermeni asıllı İğneciyan’dır.
Zengindir, dar günlerinde Atatürk’e yardım etmiştir.
Atatürk 19 Mayıs 1919’da Samsun’a geçtikten sonra İğneciyan için de zor günler başlar.
İğneciyan, İstanbul’daki işgal komutanlığının emriyle tutuklanır ve Malta’ya sürülür.
Tutuklanmasının da sürülmesinin de gerekçesi uydurmadır. Asıl sebep Atatürk’e yakın olmasıdır.
İstanbul’daki tüm mallarına el konur, İğneciyan artık beş parasızdır.
1922’de Malta’daki sürgünden döndükten sonra kızıyla birlikte Yedikule’de bir barakaya sığınır.
Üzerindeki elbisesinden başka hiçbir şeyi yoktur.
Kurtuluş Savaşı bitip cumhuriyet ilan edildikten sonra Atatürk ilk kez 1927’de İstanbul’a gelir.
Dolmabahçe Sarayı’nda kalmaktadır. İğneciyan eski dostunun İstanbul’da olduğunu öğrenince durumunu anlatmak, uğradığı haksızlığı gidermek ister.
Kızıyla Dolmabahçe’ye gider, kapıdaki görevliye, “Ben Gazi hazretlerini görmek istiyorum” der.
Görevli, “Sen kimsin?” diye sorunca “Adım İğneciyan. Gazi’nin eski bir dostuyum” diye cevap verir.
Görevli şöyle bir bakar, üzerindeki kıyafet dökülmektedir, yama içindedir.
İnanmaz ve atlatır İğneciyan’ı. İğneciyan vazgeçmez, birkaç kez daha gider Dolmabahçe’ye.
Her seferinde atlatılır, Atatürk ile görüştürülmez. Bir gün kızıyla yine Dolmabahçe’dedir İğneciyan.
Sarayın kapısında hareketlilik vardır. Atatürk, kapıdan çıkar, otomobiline doğru ilerlerken İğneciyan’ın kızı korumaları atlatıp yanına ulaşır.
Gazi, “Kim bu kız?” diye sorar. “İğneciyan’ın kızıyım” der kız. Gazi’nin gözleri parlar, eski dostunu bulmuştur.
Hemen emir verir, İğneciyan ve kızını alırlar içeri. Gazi, İğneciyan’ın hüzünlü hikâyesini dinler.
Eski dostunun haksızlığa uğraması çok dokunur Gazi’ye. Gerekli araştırmaları yaptırır ve İğneciyan’ın mallarının iadesini sağlar.
Ayrıca o zamanın parasıyla 500 TL aylık bağlanmasını da emreder. Böylece İğneciyan, Gazi’nin sayesinde yokluktan kurtulur.
Aradan yıllar geçer, 10 Kasım 1938 gelir, Atatürk bu dünyadan göç eder.
İğneciyan bu acı haberi öğrenince yıkılır. Yüreği yanıyordur, hayatta en çok sevdiği insanı kaybetmiştir.
Bu acıya daha fazla dayanamaz. Gazi’nin ölümünden iki gün sonra, 12 Kasım 1938’de üzüntüsünden ölür...
***
Seven böyle seviyor Atatürk’ü, yürekten ve ölünceye kadar.
“Böyle bir sevmek görülmemiştir” zaten, başka hiçbir lidere böyle bir sevgi duyulmamıştır.
Kasımda aşk başkadır, doğru...
O aşk Atatürk aşkıdır...
ATATÜRK’Ü SEVMEK YA DA SEVMEMEK
Read more: http://yarenturkhaber.com/10-kasim-74-yil-ve-ask-256146.html?ref=nf#ixzz2Bow3yUQj